Kabus

Bugün yazacaklarım dün gece gördüğüm rüya ile ilgili. Kabus diyelim…

Savaşı gördüm. Uyandığımda sıcacık güvenli yatağımda olmama rağmen, üzerinden neredeyse yarım gün geçmiş olmasına rağmen hala etkisinde kalabılıyorsam, bunu yaşayanlar ne haldedir düşünmek bile istemiyorum.

Ne gördüğümü anlatmaya çalışacağım. Bildiğiniz gibi rüyaları tam olarak anlatabilmek pek mümkün değil çünkü o an gördükleriniz rüya içindeyken çok anlatılır ve mantıklı gelse de gözünüzü açınca o mantık uçup gidiyor…

Bulunduğumuz yer muhtemelen sıcak iklimli bir yerdi. Binalar genelde sarı taştan yapılmıştı. Çeşmenin başında durmuş uzaktan  bebeğini kucağında zıplatıp eğlendiren arkadaşıma bakıyordum. Aramda eski bir tanıdıkla huzursuz bir konuşma geçmişti. Arkadaşımı izlemek bir anlık beni sıkıntımdan uzaklaştırsa da sıkıntı ruhumu çok çabuk bir şekilde yeniden ele geçirmişti. Birşeyi keşfetmiş gibi yurt odası gibi bir odaya koştum. Yanyana dizilmiş ranzalar vardı. Orta sıralardaki ranzaların birinde kızkardeşim vardı. Kızkardeşime söyleyecek birikimim vardı. Hızla özet geçmeye çalışırken, çalan siren sesleriyle irkildik. Başımdan aşağıya kaynar sular dökülürmüş gibi hissederken, “haklıydım!!” dedim kısık acı ve hayalkırıklığına ugramış bir sesle. Camdan dışarıya baktım, karşıda binalar bir bir yıkılmaya başlamıştı bile. İnsanlar panik içinde koşuşturuyorlardı. Odağımı bir noktaya yönelttiğimde olup biten başka şeyleri de görebildiğimi farkettim. Tankların ve zırhlı araçların geçmesini ve yıkılan binaları görüyordum şehrin farklı yerlerinde… Bunun sadece bir kabus olduğunu anlamama rağmen uyumaya devam etmeye ve bu senaryoyu değiştirmeye çalıştım. Ama ne yazık ki değiştiremeden uyandım.

İçimde derin ama çok derin bir ağlama hissi ile uyandım. Ağlayamadım. Şok olmuş bir şekilde karanlıkta gözlerim açık kalakaldım. Halen aynı şoktayım. Bunun her an farkında olmasak da benim kabusuna bile katlanamadığım bu savaşlar hergün yaşanıyor. Bunu gerçekten yaşayan insanlar var. İnanabiliyor musunuz! Bu gerçek! Savaşlar gerçek! Az sonra belki bunu okuyup öğle yemeğinizi yemeye gideceksiniz. Bense yazdıktan sonra hayata kaldığım yerden devam edeceğim. Ya o insanlar? Onlar ne yapacaklar? Keşke elimizden birşey gelse diyoruz. Aslında geliyor ama yapmıyoruz. Yaşadığımız şartlar olsun, bencilliğimiz olsun, bunu yapmamıza izin vermiyor. Mesela ben bugün bu yazıyı yazmak dışında bir katkı koymayacağım bu duruma. Şimdi çocuklarımı bırakıp savaşzedelere yardıma mı gideyim? Gitmeyeceğim. Gidemeyeceğim. İçimde gizli kalmış bir utançla kaldığım yerden devam edeceğim hayatıma. Lüks içinde! Borçlarıma söveceğim içimden belki de, ya da kilo vermek zorunda olmama… Ne tatlı dertlerim varmış benim yahu!

Söz veriyorum savaşlar bitsin diye, herkes mutlu yaşasın diye birşey yapacağım. Hep yaptım yine yapacağım. Ne yapacağım bilmiyorum ama yapacağımı biliyorum. Benim yapacaklarım ne kadar işe yarar orasını da bilmiyorum ama rüyasını görmeye bile katlanamadığım birşeyi insanlar yaşasın istemiyorum…